15 Kasım 2011 Salı

<< ÖYLE BİR YAŞAM SÜRÜN Kİ CENAZENİZDE MEZARCI DAHİ AĞLASIN... >>

__HAYATIMDAKİ EN İYİ KÖTÜ TECRÜBE=

"Baştan yaşama şansım olsaydı daha çok dinlenirdim.Bu yolculukta olduğumdan daha çocukça davranırdım. Daha çok dağa çıkar, daha çok nehre girer ve daha çok günbatımı izlerdim. Daha çok hakiki ve daha az hayali sorunum olurdu. Ah evt, iyi anlarımda oldu ve her şeye yeniden başlıyabilseydim daha çok iyi anım olmasını sağlardım. Hatta yanlızca birbiri ardına gelen iyi anlardan daha başka birşey elde etmeye çalışmazdım. Ve daha çok papatya toplardım."

( Nadine Stair, 89 yaşına )



Çoğu insan ölümle burun buruna gelmeden yaşamın gerçekten ne anlama geldiğini keşfedemiyor. Daha sonra, ölümlü oldukları gerçeğiyle karşı karşıya gelince, yaşamın en derin anlamlarını kavrayıp şimdiye kadar ıskaladıkları her şeyin farkına varıveriyorlar. Yaşam bu açıdan acımasız olabilir. Bize sunduğu hediyeler çoğu zaman son ana kadar gözümüze çarpmayabilir. Gençken ve önümüzde uzanan koca bir hayat varken yaşamı ertelemeye meyilliyizdir.





" Gelecek yıl doğada daha çok vakit geçireceğim yada daha çok gülüp daha çok seveceğim. Gelecek yıl çocuklarımla daha çok vakit geçirip en iyi edebiyat eserlerini okuyacağım. Gelecek yıl daha çok gün batımı izleyip daha iyi arkadaşlıklar kuracağım. Ancak şu anda yapmam gereken işler ve buluşmam gereken insanlar var." Bunlar, içinde yaşadığımız çağın standart nakaratları. Eğer yaşama karşı harekete geçmezseniz o size karşı harekete geçer. Günler haftalara, haftalar aylara dönüşür ve siz ne olduğunu anlamadan yaşamınız geçip gidiverir.



Bilgeliğin ana teması çok açık: "Varsayıldığı gibi yaşamayı bırakıp tasarladığınız şekilde yaşamaya başlayın." Oyuna yeniden dahil olup kalbinizin derinliklerinde yatan ve yaratmanın kaderinizde yazılı olduğu o zengin gerçekliği yaratmak için bir adım atın. Ölüm döşeğinde yatarken sürmüş olmayı isteyeceğiniz yaşamı sürmeye başlayın." Öyle bir yaşam sürün ki cenazenizde mezarcı bile ağlasın. "



Tuhaf bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın öbür ucuna iğne ucu kadar küçük bir mesafe hatasıyla füze atılabiliyor, ancak yaşadığımız caddenin karşısına geçip yeni bir komşumuzla tanışmakta güçlük çekiyoruz. Çocuklarımızla iletişim kurmak için ayırdığımız zamandan daha çoğunu televizyon izlemeye ayırıyoruz. Dünyayı değiştirmek istediğimizi söylüyoruz ancak kendimizi değiştirmeye istekli değiliz.



Daha sonra güneş hayatımızın üzerinde batarken, derin düşüncelere dalıp zamanında tadabileceğimiz zevkleri, yapabileceğimiz iyilikleri ve olabileceğimiz insanları göz ucuyla da olsa görüveriyoruz. Ama artık iş işten geçmiş oluyor.Çoğumuz yaşamak için ayağa kalkmaya çalışırken, sonsuza dek yatma vakti gelmiş oluyor....



__ Hayatımızın sonunda, çok önemli olduğunu düşündüğünüz şeylerin aslında çok önemsiz ve çok önemsiz olduğunu düşündüğünüz şeylerinse en önemli şeyler olduğunu anlayacaksınız.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder