" Başkası olma kendin ol, böylede çok daha güzelsin " diyordu Tarkan bir şarkısında ...!!!
- Farklı olmak mı daha değerli, yoksa kendin olmak mı ? Genelde bulunduğumuz bir ortamda farklı olmaya çalışırız.Çünkü "farka edilmek " varlığımızın bir nişaniyesidir.
" Yanlızca kendiniz olmak demek, sizi kendinizden başka herkeze dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan bir dünyada, her insanın girebileceği o en zorlu savaşa girmek ve durmaksızın savaşmak demektir" Aristo ,Yunus Emre, Gandhi ve adını tarihe kazımış diğerleri...Şüphesiz ki çağdaşlarından farklıydılar. Bu kişiler farklı görünmek için mi uğraştılar, yoksa inandıkları doğruları yaşayıp " OLDUĞUN GİBİ GÖRÜNMEK " le mi yetindiler ?
- Her canlı kendine özgüdür. Aynı ortamda büyüyen, aynı tür canlılar bile birbirlerinden çok farklı özellikler sergiler. Mesela bir patedes tarlasında ; aynı toprakta, aynı güneşe ve suya maruz kalmalarına rağmen her biri diğerlerinden farklı patedesler yetişir. Yahut ikiz kardeşleri düşünün, aynı anne babadan olmalarına, aynı zamanda ve ortamda büyümelerine rağmen çok farklı özellikler sergileyip birbirlerinden tamamen ayrı kişilikler olabilmekteler. Farklılık hayatın temelinde zaten var. Her insan başlı başına bir alemdir.Kendin olduğun zaman gerçek anlamda farklı olursun. Her biriimiz, şahsımıza has özelliklerle donatılmışız, bunları fark edip en verimli şekilde kullana bildiğimizde işte o zaman " Made in BEN " olmaya başlarız.
- Hayel ettiğin, hayal ederek çok istediğin ve içinde büyüterek beslediğin hayatı yaşamıyorsan ve yaşadığın hayatın altına " Made in BEN " yazamıyorsan o hayat sana ait değildir.
Hayat bir nehir gibidir. Çoğu insan bu nehre, sonunda nereye çıkacağına karar vermeden atlar. Böylece çok geçmeden akıntıya kapılırlar.
- Günlük olaylar, korkular, günlük zorluklar nehrin çatal oluşturduğu yerlere vardıklarında, hagi tarafa gitmek istediklerine bilinçli bir şekilde karar veremezler. Kendileri için hangi tarafın uygun olduğunuda düşünmezler. Kendilerini akıntıya bırakmakla yetinirler.
- Siz hiç akıntıya bilerek veya bilmiyerek kapıldınız mı? ; kapıldıysanız sonra ne oldu ? Ya düşüşler ? Niceleri
var ki, rüzgarın ağaçtan düşen kur yaprağı bir oyana bir buyana savurduğu gibi hayatın ters esen rüzgarına kapılıp gözden ve gönüllerden kaybolup gitmişlerdir. Suyun üstünde akıp giden çöp olmamak için, neler yapmamız, nereden başlamamız ve nasıl yapmamız gerktiğini bilmeliyiz. Kendinizi ve yaşamınızı kontrol etme ustalılığının aslında, yaşamı kontrol ustalığının DNA' sı olduğu aklınızın bir köşesinde sürekli bulunmalıdır.
<<>>
- İnsan ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir. " Tek doğruyu buldum" değil, " Bir doğruyu buldum" deyin.
"Ruha giden yolu buldum" değil, "Kendi yolumda yürürken ruhu buldum" deyin.
Çünkü ruh, her yolda yürür. Ruh ne bir çizgi üzerinde yürür; nede bir kamış gibi dümdüz büyür.
"Ruh, sayısız taç yaprakları olan bir lotos çiçeği gibi açılır."
> Kendilerine inanlar,
> Hep ileriye bakanlar,
> Kendini hesaba çekenler,
> Öfkesini yenebilenler,
> Duygusal basklıarının önüne geçebilenler,
> Vazgeçmiyenler,
> Hayal kuranlar,
> Umutlu olanlar,
> Kendine güvenenler,
> Girişimciler,
> Yenilikçiler,
> Risk alanlar,
> Kişisel sorumluluk alanlar,
> Başarılı olmak kadar, başarısız olmayıda göze alanlar,
> Adeletli davrananlar,
> Geri bildirimin önemini bilenler,
> Bedelini ödemeye hazır olanlar,
> Geleceğe odaklananlar
> Pozatif olanlar,
> Disiplinli çalışanlar
> Sürekli olumlu eylemde bulunanlar,
> Kendisini düşündüğü kadar başkasını da düşünenler.
7 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder